25 Eylül 2009 Cuma

Zıpkın'la Balık Avı




ÇİPURA
KARAGÖZ
SARGOZ


Küçük kabuklular,midye ve yangeç yavruları ile beslen bu balıklara kıyılarımızda rastlamak herzaman mümkündür.Taşlık kayalık yerler,yosunlu geniş veya dar plakalıklarda,iri taşlık yerlerin kum ile birleştiği noktalarda bu tür balıklarla karşılaşabilirsiniz.Bilhassa Sargoz ve Karagözü taş altında küçük gruplar halinde görmeniz olasıdır.Her 3 türünde eti oldukça lezzetli olup,çok sık tüketilmektedir.
Aynı familyanın farklı türlerine mensup olan bu balıklar,güçlü yapıları nedeni ile trofe avları yapılırken avcıya keyif veririler.Öte yandan güçlü çenelere sahip olan bu üç balık türününde olta ile avcılığı çok zevklidir.

Zıpkın ile avcılığında kullanılacak malzemeler.

Bulanık suda av yapacak isek 75 lik tüfeğimiz,18 lik lastik ve 6,25 şiş idealdir.Çipura biraz nazlı olmakla beraber Karagöz ve Sargoz agaşona çok güzel cevap verirler.Orta boy ve biraz daha küçük olan Karagöz ve Sargozların dibe yatar yatmaz size doğru geldiklerini görürsünüz.Daha iri olanlar biraz daha temkinlidir.Agaşon için zeminde bulunabilecek kayalık bölümler,iri taşlık döküntülerin kumla birleştiği yerler ve topuk kayalıkların aşağıya doğru eğimli kısımları idealdir.(Eğimli yerlerde yukarıya bakacak şekilde yatınız.Balık herzaman aşağı doğru daha rahat gelir.)Agaşona yattıktan kısa bir süre sonra karagöz ve sargozların küçük boyda olanları süratle size doğru sokulurlar.İri olanlar agaşon boyunca arada sizi yoklarlar..Zaman zaman atış menzilinize girip çıkarlar..Keza çipuralarda gözlerini sizden ayırmadan adeta gezintiye çıkmış gibi bir o yana bir bu yana etrafınızda geçit töreni yaparlar.Sanki bir çeşit teste tabi tutulmuş hissi yaratır üzerinizde.Bu noktada sabır devreye girer.Bu 3 türün iri olanları sizi kontrol etmeye başladıklarında,hafifçe başınızı eğip,daha da gizlenmeye çalışın..Bu noktada inanılmayacak hızla üzerinize doğru geldiklerini görürsünüz.Atış menziline girdikleri anda "Nasıl olsa enli balık,yan versin vururum" diye düşünmeden atışınızı yapın.Tetik sesi ile irkilen balık yan verip kaçacağı için takriben ortasından vurursunuz.

Taş Altı Avcılığı

Taş altında Karagöz ve Sargozu avlarken,sıkışık düzende bir arada bulunan balıklardan bir atışta 2 veya 3 balığı avlamak hiç de sürpriz olmaz.Önemli olan hangi taşın altına bakmamız gerektiğini bilmemizdir.Burada arayacağımız kayalıklar mümkünse yosunluklu,giriş ve çıkış ağzı bulunan,hafif loş ve içi geniş kayalıklardır.
Mümkünse 60 lık yada 45 lik tüfek ile taş altında avcılığını yapabiliriz.Burada önemli olan içine bakacağımız deliklere yaklaşım şeklimizdir.Pozisyonunuz müsait ise baş aşağı durumda içeriye bakınız.Çok yavaş hareketler ile balığı arayınız ve bunu yaparken ışığa dikkat edin ,aydınlığa engel olmamak gerekiyor.Yoksa aydınlık bir noktadan karanlığa bakınca bir şey göremezsiniz.Atışımızı yaparken mümkün mertebe ucu kısaltılmış ve yeniden sivriltilmiş şiş ve kısa kelebek kullanmalıyız.Aksi takdirde şiş balığı delip taşa çarparak kelebek açılmadan geri çıkabilir.Bu şekilde taş altında rahatlıkla av yapılabilir.Taş altı avı yaparken çaparize düşmemek ve problem yaşamamak için maximum dikkat gerekiyor.

Berrak suda av

Berrak suda 90 lık tüfeğimiz iş görür,iri kayalıkların aralarına veya yattığımız zaman bizi gizleyebilecek fakat aynı zamandada atış yapabileceğimiz kayaların arkalarına yattığımızda agaşonumuzun sonlarına doğru iri boydakilerin yine nazlandıklarını görebilirsiniz.Balığı çağırmak için gırtlağınızdan çıkaracağınız ritmik sesler çok işe yarar.Bu sesleri çıkarttığınızda balık size doğru dönecektir.Akabinde başınızı iyice eğip gizlenirseniz,o balık için yolun sunu görünmüş demektir.Süratle üzerinize doğru gelirken beklemeden atışınızı yapın.Avınızı söndürüp avınıza devam ediniz.

Hepinize bereketli avlar dilerim.

Sırtüstü Yüzme Tekniği




Sırt üstü yatay pozisyonu kullanarak suda ilerleme en eski zamanlardan beri bilinmektedir. sırtüstü yüzme hakkındaki ilk bilgiler 1538 yılında Nicolas Wynmanııı "Colymbetes" adlı kitabında verilmiştir. Ayrıca, ünlü pedagog Guts Muths da sırtüstü yüzme tekniğinin özellikle can kurtarma için çok önemli olduğunu söylüyordu. Sportif açıdan sırtüstü yüzme tekniğinin kurbağalama yüzme tekniği ile birlikte, XIX. Yüzyılın ilk yarısında başladığı bilinir. Aslında, o zaman kullanılan teknik, kurbağalama tekniğinin sırtüstü versiyonuydu. Bu stilin gelişiminde İngiliz yüzme okulunun önemli bir katkısı vardır. Krawl yüzme tekniğinin ortaya çıkması ile beraber, krawlda kullanılan hareketler sırtüstü stiline adapte edilmeye başlanmıştı. 1920 yılında Hebner adlı Amerikalı yüzücü bu yeni tekniği kullanarak 100 m sırtüstünü 1.12.2 derecesi ile yüzdüğünde, artık eski teknik (kurbağalama sırtüstü) performans yüzücülerinin ilgi alanından çıktı. Fakat yine, uzmanlar bu eski tekniğin can kurtarmada kullanılan yüzme stillerinde yer almasının önemli olduğunu savunmaktadırlar. İlk başlarda, sırtüstü yüzme stili, ilkel krawl yüzme stiline çok benziyordu: vücut, tam olarak sırtüstü yatay pozisyonda değildi, baş ve omuzlar suda yüksek bir pozisyonda ve kol hareketleri suya çok yakın yapılıyordu. Bu nedenle vücut sürekli yalpalanıyordu ve bacak hareketleri ise kuvvetli ve dizlerden fazla fleksiyon yaparak meydana geliyordu. İlerleme süratinin yükseltilmesi, kol ve bacak hareketlerinin ritmi hızlandırılarak yapılıyordu. Japon yüzmesinin gelişim yıllarında (1930-1940) bacak hareketi mükemmelleştirildi. Bunun sonucu dizler fleksiyon yapmıyor ve bacak hareketinin genişliği azalıyordu. Yine Japon yüzücülerin getirdikleri bir yenilik olarak, vücut suda tamamen sırtüstü yatay pozisyonu alıyordu; Vücudun pozisyonuyla birlikte kolların suya girişi başın üzerinde ve suyun çekilişi daha derin yapılabiliyordu. Suyun çekilişinin daha derin yapılması kol hareketinin ritminin düşmesine ve bacak hareketinin ritminin yükseltilmesine yol açmıştır. Hemen hemen aynı yıllarda, Amerikalı antrenör Robert Kiphuth yeni bir teknikle Japonların üstünlüğüne son verdi. Kiphuthun yüzücüsü olan Kieferin yeni tekniğinde kol tamamen başın üzerinde suya girmiyor ve suyun çekilişi o kadar derin yapılmıyordu. Aynı zamanda bacak hareketinin ritmi azaltılmış ve 6 bacak koordinasyon tekniği için ilk adımlar atılmıştır.
1948 yılında Fransız yüzücü Georges Valery geliştirilmiş kol hareketi tekniğini göstermiştir. Yeni tekniğe göre suyu çekme sırasında el, ilerleme çizgisine paralel bir çizgi üzerinde hareket ediyordu: Düz olan kol omuzların ekseni ile aynı çizgi üzerine geldiğinde, dirsek flekisyon yapıyor ve bu şekilde meydana gelen hareket ilerleme yönüne paralel oluyordu.

1956-1960 yılları arasında Australyalı yüzücüler de bazı değişiklikler meydana getirdiler: Bacak hareketi ritmi azalırken, kol hareketi frekansı yükseltildi. Tekniğinin mükemmel leştin l m es i Amerikalı antrenör James Counsilmenin yüzücüsü ve birçok rekora imza atan, Tom Stockun katkısıyla devam etmiştir. Stockun tekniğindeki yenilik omu. rotasyonuydu. Bütün bu değişikliklerden faydalanan ve sırtüstü tekniğinin en son sekili veren Eski Doğu Almanya yüzücüsü Roland Matthesin tekniğinde, vücut pozisyonu Kiefer tekniğinden, bacak hareketi Japon tekniğinden vo omuz rotasyonu Stock tekniğinden alınmıştır.

• Sırtüstü bacak hareketinin teknik uygulaması
- Pasif hareket: Bacak gevşek şekilde aşağıya doğru iner.
- Aktif hareket: Hareket kalça ekleminden yapılır. Diz hafif bükülürken, parmak uçları gergin ve içe doğru rotasyon yapar. Dizin suyun üzerine çıkmasına az bir mesafe kaldığında ise, alt bacak ve ayak yukarıya doğru bir "kırbaç" gibi hareket eder.

Genel hatalar:
- Bacakların kalçadan karma doğru çekilmesi.
- Bacakların düz ve gergin olması.
- Dizin sudan çıkması.

• sırtüstü bacak hareketleri öğretmek için kullanılabilen egzersizler
1. Suyun dışında, ayakla tek bir bacakla hareketin uygulanması.
2. Suyun dışında, asılı pozisyonda, bacak hareketi uygulanması.
3.Bir jimlastik sırasında sırtüstü yatay pozisyonda, bacak hareketi yardımıyla ve ferdi olarak uygulanması. 4.Havuzun kenarında oturarak, tek bacakla daha sonra çift bacakla ve alternatif olarak bacak hareketi uygulanması. Burada oyun da düzenlenebilir "En uzağa kim su atar?"
5. Duvardan iterek eğiticiye doğru bacak hareketi ile ilerleme
6. Tahta ile sırtüstü yatay pozisyonda ilk önce nefes almadan, daha sonra nefes alıp-vererek bacak hareketi ile ilerleme.
7. Mesafeyi arttırarak, tahta ile ve tahtasız olarak bacak hareketi ile ilerleme.
8. Kolları öne uzatarak veya kollar vücudun yanma olarak bacak hareketi ile ilerleme.
9. Tahta veya tahtasız ayak paletleri kullanarak, bacak hareketleri ile ilerleme.

• sırtüstü kol hareketinin teknik uygulaması
• Aktif hareket 3 evreden oluşmaktadır: Kolun suya girişi ve suyun tutulması evresinde, kol suya dışa doğru rotasyon yapıp, düz olarak suya girer. Bu pozisyonu koruyarak, 20-30 cm kadar suyun içinde harekete başlanır. Kolun suyu çekme evresinde, kolun hareket yönü ilerleme yönünün aksinedir. Dirsek fleksiyon yapar ve 90 derecelik bir açı oluşuncaya kadar harekete devam eder. Kolun suyu itme evresinde, su bacaklara doğru itilir ve kol kalçanın yanma gelinceye kadar devam eder.
• Pasif hareket kolun sudan çıkması ile başlar. Kolun havada izlediği yol suya dikeydir ve kol başın arkasında uzatıldıktan sonra, dışa doğru rotasyon yapar ve tekrar suya girer.

Genel hatalar:
1. Kolun yana atılması veya dirsekten fleksiyon yapılarak suya girmesi.
2. El bileğinin gevşek tutulması.
3. Suyu çekme evresinde kolun düz olması.
4. Suyu itişin kısa olması.
5. Kolun suya başın arkasında değil, yandan girmesi.

• sırtüstü kol hareketinin öğretiminde kullanılabilen egzersizler
1. Suyun dışında, ayakta tek kolla hareketin uygulanması.
2. Suyun dışında, ayakta alternatif olarak kol hareketinin uygulanması.
3. Jimlastik sehpasında yatay pozisyonda kol hareketinin uygulanması.
4. Suyun dışında, ayakta bir kol yukarıda, diğer kol kalçanın yanında olarak, aynı anda kolların pozisyonunu değiştirme.
5. sırtüstü kayma pozisyonunda, her iki kol yukarıda olarak, tek kolun hareketi uygulaması.
6. sırtüstü kayma pozisyonunda, her iki kol vücudun yanında olarak, tek kolun hareketi uygulaması.
7. sırtüstü kayma pozisyonunda, bir kol yukarıda, bir kol vücut yanında, kolların aynı anda pozisyonu değiştirmesi.
8. Mesafeyi arttırarak kol hareketi.
9. El paletleri ile kol hareketi uygulanması.

• sırtüstü yüzme tekniğinde nefes ahp-vermenin teknik uygulaması
sırtüstü pozisyonunda baş sürekli suyun üzerinde olduğu için, nefes alıp-vermede fazla problem yaşanmaz. Uzmanlara göre, en iyi nefes alma aralığı, bir kolun sudan çıkması ile diğer kolun sudan çıkması arasındaki zamandır.
• sırtüstü yüzme yarış tekniğinde dönüş tekniklerinin zaman içerisinde gelişimi
sırtüstü yüzmedeki dönüş teknikleri zaman içerisinde, krawl tekniğindeki gibi çok değişikliğe uğramıştır. 1935 yılına kadar sırtüstü dönüşü krawl dönüşü gibi yapılırdı, yani havuzun kenarından bir kolla destek alarak vücudun yönü değiştiriliyordu, Japon yüzücülerin geliştirdiği teknikte, dönüşten önce kol duvardan destek alıyor, ilk önce yüzüstüne bir yan dönüş daha sonra öne bir takla ile tam dönüş gerçekleştiriliyordu. 1976 yılında Amerikalı yüzücüler "tabak dönüşü" uyguladılar. Zaman kazanma açısından ve basitlik olarak bu dönüş o zamana kadar kullanılan en etkili, teknikti.. Dönüşten önce kol su seviyesinin altına yerleştiriliyordu, dizler karına çekiliyordu ve yana bir dönme gerçekleştirerek, ayaklar duvara yerleştiriliyordu. 20 yıl sonra I988de, yıllar boyunca kullanılan "tabak dönüşü "nün yerini "takla dönüşü" aldı.

• sırtüstü yüzmede yarış dönüşünün teknik uygulaması
• Duvara hamle: Dönüş bölgesine geldiğinde, yüzücü dönmek istediği tarafa kolunu atar ( sol kol, sağa dönmek için, sağ kol, sola dönmek için). Bu hareketle birlikte vücut 180 derecelik bir yana dönüş gerçekleştirir ve krawl stilindeki takla pozisyonuna gelir.
• Tam dönüş: Çene göğse yaklaştırılır, dizler hafif fleksiyon yapar ve taklaya başlanır.
• Duvardan itiş: Takladan sonra vücut sirt üstü pozisyonuna gelir ve ayaklar duvardan iter.
• Suyun içinde ilerleme ve sudan çıkış: İtişten sonra bacaklar birkaç dolfin hareketi yaparak, hız artışı sağlanır. Dolfin hareketi bittiğinde, ayak vuruşu ile ilk kol atılır ve suyun yüzeyine çıkılır.

• sırtüstü yüzmede yarış dönüşü öğretmek için kullanılabilen egzersizler
1. Suyun dışında jimnastik minderi üstünde takla.
2. Suyun dışında jimnastik minderi üstünde takla, sonra duvara ayaklan koymak.
3. Suyun içinde kulvarda veya bir sopanın çevresinde takla.
4. Suyun içinde, yüzerken takla ve sırtüstü pozisyonuna gelme.
5. Duvarda takla ve sırtüstü pozisyonuna gelme.
6. Duvarda takla ve yön değiştirme.
7. Duvarda takla, yön değiştirme ve duvardan itiş.
8. Komple takla.

• Sırtüstü yüzme yarış tekniğinde depar tekniklerinin gelişimi
Uluslararası Yüzme Federasyonunun öngördüğü sırtüstü yarışlarının suyun içinden başlaması kuralı, deparın birleşimlerine fazla değişiklikler getirilememesine yol açmıştır. İlk başlarda sırtüstü depar basit bir arkaya bırakılma ile yapılıyordu. Daha sonra, deparın yüksekliğini etkileyecek hareketler aranmaya başlandı, fakat yüksek bir depardan sonra suya fazla batma söz konusu olduğu için, bu yöntem çok fazla başarılı olamadı. Günümüzde vücudu suyun üzerinde yükseltebilecek hareketlerden sakınmaktadır Dolayısıyla, günümüzde kullanılan sırtüstü deparında vücut ileriye atılır ve uçuş sırasında mümkün olduğu kadarı ile suyla paralel olmasına dikkat edilir.

• sırtüstü yüzme yarış tekniğinde yarış depar protokolü
Yüzücüler yarışacaktan kulvarların başına gelirler. Hakemin verdiği düdük sesi ile birlikte, yüzücüler suya atlar ve depar taşının alt tarafında bulunan kolluğu tutarlar Kurallara göre, suya girme ve kulluğu tutma zamanı suya adaptasyon sağlamak için kullanılabilir. Çıkış komutu beklerken, vücut gevşek, ve ayaklar havuzun duvarından destek alır. "Take your marks" komutu ile kollardan fleksiyon yapılır ve vücut öne çekilir. Çıkış sinyali verildiğinde yanşa başlanır.

• sırtüstü yüzme yarış deparın teknik uygulaması
• "Take your marks" komutunda yüzücü ayak tabanlarını havuzun duvarına yerleştirir, vücût kollardan öne çekilir ve vücudun ağırlık merkezi sudan çıkar.
Çıkış sinyali verildiğinde yüzücü arkaya doğru bir atlayış uygular. Ayaklar duvardan destek alır, duvarı iter ve baş arkaya doğru çekilir. Kollar arkaya savrulur. Uçuş: İtişten sonra vücut suyla paralel olarak ilerler ve kalçalardan ekstensiyon yapılır. Arkaya atılan baş öne doğru çekilir ve bu şekilde vücudun suya fazla batması engellenmiş olur.
Suya giriş: Hafif ekstensiyon yapan vücut yaklaşık 30 derecelik bir açı ile suya girer ve suyun altında yapılan birkaç dolfin bacak vuruşuyla hız kazanmaya başlanır.

• Sırtüstü yüzme yarış deparını öğretmek için kullanılabilen egzersizler
1. Suyun dışında bir jimnastik barını tutarak, dizlerden fleksiyon yapılması.
2. Suyun dışında ayakta, kollan yandan yukarıya savurma hareketi.
3. Suyun dışında çömelmiş pozisyonda, kolların yandan yukarıya doğru savrulması ile birlikte fırlatma.
4. Havuz kenarında çıkış evrelerinin öğrenilmesi.
5. Havuz kenarında, depar taşına çekilerek, hamle hazırlık hareketlerinin öğrenilmesi.
6. Suyun altında sırtüstü kaymanın öğrenilmesi.
7. Suyun altında sırtüstü kayma ve dolfin bacak hareketlerinin öğrenilmesi.
8. Yanş deparının uygulanması.

• Sırtüstü yüzmede hareket koordinasyonu
En çok kullanılan koordinasyon, krawldaki gibi, 6 bacak vuruşuna bir çift kol hareketidir.

Alıntı...

Serbest Dalış




Serbest dalış insanların sualtı dünyasını keşfetmede ilk kullandığı yöntemdir. SCUBA dalışlarında hava kaynağı olarak tüp kullanılır. Serbest dalışta tüp yerine akciğerlerimizde depo ettiğimiz havayı kullandığımızdan sualtında kalma süresi de, bugün oldukça gelişmiş olan ekipmanlı dalışlara kıyasla çok daha sınırlıdır. Fakat serbest dalışın üstün ve ilgi çekici yanı insanların yaşamaya adapte oldukları atmosfer ortamından başka bir ortamda, kendi sınırlarını aşma, kendini sınama fırsatını bulmalarıdır. Bu nedenle serbest dalış insanların her zaman ilgisini çekmiş ve bir nefesle daha derine, daha fazla süre dalabilmek için zaman içinde teknik ve yöntem olarak geliştirilmiştir.
Tarihe baktığımızda mavi dünyanın derinliklerine indiği rivayet edilen ilk sualtıcı Gılgamış'tır. Daha yakın tarihe baktığımızda ilk derin dalıcı olarak Yargos Haggi Statti göze çarpar. 50 kg. ağırlığında 1m 75 cm uzunluğundaki bu kişi aslında amfizemli olması nedeniyle akciğer fonksiyonları azalmış olmasına rağmen derin bir dalış gerçekleştirmiş. 1911'de yaptığı bu dalışta Pigadia Körfezi'nde İtalyan Donanması'nın gemilerinden birinin çapasını kurtarmış. Yargos dalarken baş aşağı değil ayaklar aşağıda olarak iniş yapmış. Yıllar sonra serbest dalıcılarca benzeri kullanılacak yöntemde Yargos ayağına 50 kg.'lık bir taş bağlamış ve 15-17 saniye içinde, 4-4,5m/sn hızla 77m'ye inmiş. 3 kez bu dalışı tekrarlayıp çapaya halat bağlamış. Son dalışında da 4dakika 40 saniye suda kalmış ve çapayı kurtarmış.
Peki Yargos'un baş aşağı değil de ayaklar aşağı dalmasının nedeni ne olabilir?
Baş aşağı dalarken konsantrasyon ve kas koordinasyonu zorlukları olur. Kulak eşitleme de iniş hızı ve pozisyonundan dolayı zordur.Yaşamımızın %70ini ayaklar aşağıda durarak geçiririz ve solunum, dolaşım sistemimiz başta olmak üzere tüm sistemlerimiz bu pozisyona uyum sağlacak şekilde çalışırlar. Bu yüzden ayaklar aşağı dalarken potansiyelimizi sorunsuz kullanabiliriz. Entellektüel kapasitemizden en iyi şekilde yararlanıp karşılaşacağımız sorunlarla daha iyi başa çıkabiliriz. Kalp, baş aşağı durulduğunda, % 50lik bir kas gücü kaybına uğrar. Ayrıca biz de algılama ve sentezleme gücümüzde kayıplar yaşarız. Yargos bunu bilinçli olarak değil, içgüdüsel olarak ve deneyimlerine dayanarak uygulamış olabilir ama yöntemin bugünkü açıklaması bu esaslara dayanmaktadır.
Bugün Türkiye'de de Yasemin Dalkılıç serbest dalış alanında kırdığı rekorlarla adından bahsettirmektedir.
Tüpsüz dalışın kategorileri nelerdir?
3 temel kategoriye ayrılır:
1) Serbest tüpsüz dalış; dalıcı herhangi bir safra almadan ve dalış hattına dokunmaksızın yalnızca paletler yardımıyla dalar.
2) Sınırlı safra ve indirme hattıyla yapılan tüpsüz dalış.
3) Sınırsız safra ve indirme hattıyla yapılan tüpsüz dalış.

Hangi canlılar ne kadar derine dalıyor?
Derinlik Süre
İnsan 120m 7,5 dak.
Kuzey fil foku 1550m 125 dak.
Sperm balinası 2100m 75 dak.
Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi deniz canlıları bu kadar derine dalabilmeleri, bu kadar fazla süre sualtında kalmaya adapte olmuş vücutlarıyla insandan farklıdırlar. Oksijenin doku ve organlardaki kullanımı ve depolanması, oksijenin dağıtımından kaynaklanan farklar rakiplerimizin bize karşı sağladığı üstünlüğün kaynağıdır. Tüm sualtı canlılarının vücut yapıları suyun sürtünme katsayısını minimale indirecek şekildedir. Diğer bir deyişle kusursuz bir aerodinamiğe sahiptirler. Dalıcı memelilerin hemen hepsi ya tüysüzdür ya da çok kısa tüylüdür. Vücutlarının oksijen dağılımı ve depolanması açısından yüksek verime
sahiptirler. Bu dalış uzmanlarının kanlarındaki oksijen taşıyan hemoglobin proteinin konsantrasyonu kara canlılarına oranla şaşılacak düzeyde yüksektir. Yaklaşık 3-10 katıdır. tüm bu özellikler deniz canlılarının sualtına adaptasyonunu kolaylaştıran faktörlerdir.
Serbest dalış için gerekli materyaller:
1) Maske (küçük hacimli maskeler ideal olanı)
2) Elbise
3) Palet
4) Eldiven
5) Bıçak
6) Ağırlık vs.

Serbest dalış sağlıklı her insanın yapabileceği bir spordur. Aynı zamanda iyi yüzücü olmak gerekir, bilinçsiz yapılırsa hayati tehlikelerle karşılaşılabilinir.
Bugün serbest dalış için eğitim veren kurslar mevcuttur. Kurslarda teorik ve pratik eğitim verilmektedir. Bu derslerde örneğin dalış fizyolojisi, malzeme ve dalış tekniği gibi bilgiler teorik olarak verilmekte. Yanı sıra pratik olarak da havuz ve deniz çalışmaları yapılmaktadır.
Türkiye'de ODTÜ ve Boğaziçi Üniversiteleri'nin değişik şekilde kategoriler içeren kursları bulunmaktadır. ODTÜ'nün eğitimine göre koşu, yüzme, mekik ve şınav üzerinden performansa göre kişi 3 sınıfa ayrılmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi'nde ise Open Water Freediver ve Advenced Freediver diye iki derece vardır.
Sorunsuz bir dalış için SCUBA'da olduğu gibi serbest dalışta da planlama yapılmalıdır. Bunu yaparken denizin akıntı, tuzluluk oranı, dip derinliği ve güzergahı gibi özellikleri, meteoroloji şartları ve malzeme hazırlığı gibi kounlara özen gösterilmelidir. Dalış yapılacak yerler dalışa izinli ve uygun yerler olmalıdır. Örneğin deniz trafiğinin yoğun olduğu boğaz, liman gibi alanlarda serbest dalış yapmak güvenlik açısından uygun değildir. Balıkçı ağlarının atılı olduğu sahalar da problem yaratabilir. Herhangi bir dikkatsizlik sonucu ağlara takılma gibi problemler yaşanabileceği gibi balıkçıların niyetinizi anlamaması durumunda da yanlış anlaşılmaya kurban gidebilirsiniz. Bunun yanı sıra yığma taş dökülmüş yerlerde çökme tehlikesinden dolayı taşların altına girmemelidir. Duvar benzeri yerlerde biraz açıktan dalmak taş düşmesi veya dalgaların sizi sürükleyip kayalara savurması riskine karşı yeterli önlemi sağlar. Akıntılı suda dalış yorucu olur. Özellikle akıntıyı karşımıza alırsak hızımızı keser, yanlardan gelen akıntı ise yönümüzü değiştirip rotamızı şaşırtabilir. Tek yönde, gidiş dönüş şeklinde olmayan ve akıntıyı arkamıza alacak şekilde bir dalış planlamak, çok akıntılı sularda en az gücü harcamamıza yardımcı olacaktır.
Dalıcının dikkat etmesi gereken bir nokta da arkadaşlarıyla göz teması kurmasıdır. Eğer birden fazla kişi, bir noktada, birden fazla dalış planlıyorsa bu önemlidir. Ayrıca böyle bir durumda yüzeye bir şamandıra koymak en iyisidir. Bu şamandıra sizin o noktada dalış yaptığınızı gösterir. Yüzeye çıkarken dalıcı kendi etrafında 360° dönerek çevresini gözetlemeli ve o yöne gelen tekne olup olmadığını kontrol etmelidir. Eğer yüzeye çıktıktan sonra yaklaşan bir tekne varsa şamandıraya sığının ve teknedekilerin sizi görmesini sağlayın.
Dalıcının dalışı zamanında sonlandırması da önemli bir noktadır. Bunun için şov yapmak amacıyla suyun altında fazla kalmamak gereklidir. Bu hem çabuk tükenmeye yol açar hem de yüzeyde nefessiz kalacağımızdan hiperventilasyon sonucu sığ su bayılmalarına neden olabilir. Uzun dalış sürelerine ulaşmak konsantrasyon ve vücut performansı gerektiren bir iştir, zaman ister. Bunun için gereken fizik kondüsyon zaman içinde yapılan egzersizler, çalışmalarla sağlanır. Vücut performansını ve mental durumu kötü yönde etkileyecek,kazalara yol açabilecek bir durum da alkollü dalmak olduğundan dalış öncesi kesinlikle alkol alınmamalıdır. Serbest dalıcı tüplü dalış yapan bir gruba rastladığında dalışını uzatmak için gruptan hava isteyebilir fakat bu son derece tehlikeli bir davranıştır. Çünkü aşağıda basınç altında solunan hava yukarıya çıkınca hacmini arttıracak ve ciğerlerimizin kapasitesini aşacak hacime gelecektir, bu durumda SCUBA dalıcıları için de en korkulan olaylardan biri olan akciğer barotravmasıyla dalıcının kaybına kadar varabilen üzücü durumlar olabilir. Ayrıca bu istek, tüplü grup tarfından reddedilse bile grubun dikkati dağılır, onların durumu da riske girebilir. Dalıştan önce yapılmaması gerekenlerden biri de çok fazla yemek yemek. Hatta dalışın tok karnına yapılmaması en uygunudur. Ama çok acıktıysak dalış arasında açlığımızı gidermek için kan şekerini yükseltmek amacıyla birkaç bisküvi yiyebiliriz ve susuz kalmamak için de su içebiliriz.
Zevkli dalışlarda zamanın nasıl geçtiğini anlamayız. Ama vücudumuz dalışı bırakmamız için bize bazı sinyaller verir. Bunları şöyle sayabiliriz:
Sualtında kalış süremizin azalması;
Alınan nefesin artık doyurucu hale gelmemesi;
Yukarı çıkınca baş dönmelerinin oluşması;
Kulak çınlaması, bulanık görme;
Bacak kaslarında adele seyirmesi ve kramplar;
Titreme;
Dudak, el ve tırnakların morarması;
Bel ağrısı;
ve yorgunluk bitkinlik hissi.
Bunlar olunca dalışı terketmek gerekir.


Sualtında nefes süremizi nasıl uzatabiliriz?
Akciğer solunumu yaparak sualtında uzun süre kalabilen balina, yunus gibi memelilere bir göz attığımızda kan yapıları, kanda oksijen taşıma ve diyafram özelliklerinin insandan çok farklı olduğunu görürüz. Bu canlılar 18-20 dakika nefes tutabilirler. Kalp atışlarını dakikada 7 defaya indirebilirler. Böylece vücudun oksijen ihtiyacı ve tüketimini azaltırlar. Oksijeni kanda taşıyan hemoglobin miktarı insandan çok fazladır. Kasta oksijeni depolamaya yarayan miyoglobinin miktarı ise insandan % 140 fazladır.
İnsanda oksijen kullanma belli kurallara göre düzenlenmiştir. Bu özellikleri geliştirip düzenlersek nefes tutma süresi uzatılabilir. Kurallar ve çözümler şöyle sıralanabilir:
Birinci kural: Kalp atışlarını minimum seviyede tutmak
Kalp atışlarının normali dakikada 70-75 iken, sporcularda 50-55 kadar inebilmektedir. Böylece oksijen tüketimi minimum düzeye indirilebilir.
İkinci kural: Sinir ve kas kontrolünün önemi.
Bir olayı zihinsel olarak düşünmek de aşırı efora neden olur. Yapılan iş düşünmeden yapılabilmelidir. Yani reflex hale getirilmelidir. Bunun için ani, gereksiz hareketlerden kaçınmalı ve sakin, güçlü hareketler yapılmalıdır.
Üçüncü kural: Solunumla akciğerlere alınan havanın arttırılması.
Dinlenme halinde insanın bir nefeste aldığı ve verdiği soluk hacmi 500 ml.dir. Birkaç kez derin nefes alıp verdikten sonra alınacak derin bir nefes, inspiryum ve expiryum yedeğiyle ergin bir erkekte soluk hacmini 5000 ml.ye çıkarabilir. Böyle biri 40 sn. solunum yapma gereği duymaz.
Dördüncü kural: Kandaki karbondioksit basıncının düşürülmesi.
Solunum gereksinimi kandaki karbondioksit basıncına göre düzenlenir. Kandaki karbondioksit ne kadar düşerse solunum o kadar geç uyarılacak ve dokular da o oranda geç oksijene kavuşacaktır. Normalde kandaki karbondioksit miktarı 35-40 mmHg dir. Fazla miktarda hiperventilasyon ile karbondioksit bu sınırların çok altına düşebilir. Bu hipokapni (karbondioksit miktarının azalması) solunum merkezini uyarmaya yetmeyeceğinden tehlikelidir.
Tüm bu saydığım kurallara bağlı yapılan egzersiz ve çalışmalar dipte nefes tutarak kalış süremizi arttırır. Fakat bilinçsizce yapılırsa hayati tehlikeler de söz konusudur.
Eğer nefes alma ihtiyacımız doğduğu halde sualtında kalmaya devam edersek bir süre sonra anoksi (oksijensiz kalma) durumu olur. Belirtileri baş dönmesi, kas seyirmesi, bilinç bulanıklığı şeklindedir. Herşey kontrolden çıkabilir. Böyle bir durumda hızla yukarı çıkarız. Yüzeyde nefessiz kaldığımızdan hiperventilasyona (sık ve derin solunuma) başlarız. Bunu gereğinden fazla sayıda yaparsak bayılabiliriz. Çünkü gazların kısmi basıncı toplam basınçla orantılıdır. Dipte oksijen miktarı azalmıştır fakat basınç altında olduğu için çözünürlüğü ve kullanımı iyidir yani hayatı tehlikeye sokacak düzeye inmemiştir. Yukarı çıktıkça ortam basıncıyla birlikte oksijen parsiyel basıncı da düşer, bu da kandaki oksijenin çözünürlüğünü azaltır. Bu azalan oksijen miktarına rağmen, karbondioksit miktarı hiperventilasyon sonucu düştüğü için solunum merkezini uyarmaya yetmez ve solunum uyarılmaz. Karbondioksit artmaya oksijen azalmaya devam eder, oksijensiz ortamda çalışamayan beyin de fonksyonlarını azaltır, sonuçta bilinç bulanıklığı ve bayılma gerçekleşir. Bu olaya sığ su bayılması denir. Bu yüzden:
o Baş dönmesine yol açacak seviyede hiperventilasyondan kaçınılmalı
o Nefes alma ihtiyacı doğduğunda su yüzüne çıkmalıyız.
Zorlandığımızı hissettiğimizde ağırlık kemeri çıkarıp atılabilir. Maske boyuna indirilip su üstünde sırt üstü yüzerlik sağılayıp dinlenilebilir.

Gelelim tüpsüz dalışlarda vurgun yenir mi olayına?
Ardarda yapılan nefessiz dalışlarda azot gazı birikir. Örneğin 30 metreye daldığımızda 4atm. basınç altında oluruz azot kısmi basıncı da 3.16 atm. olur. 1 dakikalık dalış sırasında ancak 6 dakika beklersek azot seviyesi eski haline döner. 30 dakikalık dalışlardan 4 tanesini sadece 1 dakika yüzey arasıyla yaparsak dokuda önemli ölçüde azot birikir. Bunu yapabilmek için de oldukça iyi bir kondüsyon gerekir. Buna rağmen tıp kaynaklarında bu tip vakalar ender de olsa mevcuttur. Bunlardan birinde erkek olan vaka 5 saat içinde, 20 metre derinlikte 2 dakika kalmak suretiyle 60 dalış yapmış. Dalış sonunda eklem ağrısı, nefes almada güçlük, görüş bozukluğu, karın ağrısı şikayetleri olmuş. Bu semptomlar basınç odasında 6 atm. basınçta yok olmuş. Tedavi 20 saat sürmüş.
Bu olayın oldukça zor olmasından dolayı vurgun, yani dekompresyon hastalığı çoğu kez tüplü olur denir.
KAYNAKLAR:
Sualtı Dünyası Dergisi
Deniz Magazin Dergisi

Dalış Malzemeleri





Dalış Bilgisayarları





(Bcd) Seviye Yelekleri




Regülatörler




Octopuslar




Göstergeler




Elbiseler




Maskeler




Şnorkeller




Paletler




Patikler




Eldivenler




Tüpler




Fenerler




Çantalar




Bıçaklar

Dalışa Yeni Başlayanlar İçin



Dalışa Yeni Başlayanlara Tavsiyeler.

Bu sayfaya girdiğinize göre anlıyoruz ki siz de sualtının o dayanılmaz çağrısına kapıldınız ya da kapılmak üzeresiniz. Siz de o masmavi derinliklerin gizemli dünyasını merak ediyorsunuz ve dalmak için sabırsızlanıyorsunuz. Evet, o harika dünyayı ziyaret etmek için artık belgesellere muhtaç değilsiniz.
Ancak bu hayata adım atmakta olduğunuz şu günlerde sizleri çok önemli bazı hususlarda
aydınlatmak istiyoruz,

1.)Dalış eğitimi sadece ve sadece Yetki Belgesi sahibi Dalış Okullarında verilebilir, bu belgelerin örnekleri Web Sayfamızdaki " Yetki Belgeleri" Bölümünde Bulabilirsiniz. Dalış Eğitmeni olmak, dalış eğitimi vermek için yeterli değildir. Dalış eğitmeni muhakkak T.C. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı olan Türkiye Sualtı Federasyonundan yetki almış olmalı ve çalıştığı okulun Dalış Merkezi Yetki Belgesinde de bu eğitmenin ismi kayıtlı olmalıdır. Ancak bu şekilde size verilen eğitimin yasal olduğundan ve alacağınız sertifikanın geçerli olacağından emin olabilirsiniz. Lütfen dalış eğitimi alacağınız okuldan iki belgeyi israrla isteyiniz.
  • Okulun Sualtı Federasyonundan alınmış ve Başkan tarafından imzalanarak onaylanmış, geçerlilik tarihi dolmamış olan “Dalış Merkezi Yetki Belgesi
  • Size ders anlatan ve dalış eğitiminizi verecek olan eğitmenin “Eğitmen Balıkadam brövesi

    2.)
    Dalış eğitimleriniz sonunda alacağınız sertifikanın uluslar arası geçerliliği olan bir belge olup olmadığını araştırınız.

3.)Dalış eğitimlerinizi almayı planladığınız okul size son anda sürpriz bir şekilde dalış malzemesi almak zorunda olduğunuzu söyleyecek midir ? Yani sürpriz masraflar çıkaracak mıdır ?



4.)Dalış eğitimizi almayı planladığınız okul size son derece makul bir kurs ücreti mi söylüyor ? Peki bu kurs ücretine ne dahil ? Ne değil ? Sakın unutmayın dalgıç olmaya karar verdiğiniz andan itibaren sizleri şu masraflar bekliyor. Son an sürprizleri ile karşılaşmayın :
  • Kurs ücreti,
  • Kitap ve CD ücreti,
  • Dalış kayıt defteri ücreti,
  • Dalgıç diploma ve kimlik kartı ücreti,
  • Dalış bölgesine gidiş / dönüş otobüs ücreti,
  • Dalış bölgesinde konaklama ( otel ) ücreti ve kahvaltılar,
  • Cumartesi ve Pazar günü yapılacak toplam 4 adet tüplü dalışın, tekne kirası, malzeme kirası, teknede öğle yemekleri vs.. ile ilgili ücretler,

5.)Dalış eğitiminizi verecek olan eğitmen kimdir ? Yaşı, tecrübesi ve eğitmenlik seviyesi nedir ? Unutmayınız ki, dalış eğitmenleri de tecrübelerine göre değişik sertifika düzeylerine sahiptirler.


6.)Dalış eğitiminizi almayı planladığınız okul, prensip sahibi midir ? Mazisi ve tecrübesi ne kadardır ? Size ne tür bir ortam ve ne tür insanlarla dalma imkanı sağlayacaktır ?



Sonuç olarak, dalış eğitimi direkt olarak hayatınızı ve sağlığınızı ilgilendiren hassas bir faaliyettir. Arkadaşlar, yukarıda sayılan hususları araştırmadan kararınızı vermeyiniz. Güzel bir başlangıç yaparak dalışı seviniz...

Şimdiden iyi dalışlar.

Dalış Eğitimi Yasal Düzenlemeler





DALIŞ EĞİTİMİ İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER (CMAS / PADI) Sevgili arkadaşlar,

Dünya Sualtı Aktiviteleri Konfederasyonu ( CMAS ), kendisine üye olan ülkeler arasında serbest dalış, sualtı hokeyi, sualtı ragbisi, navigasyon, sualtı fotoğrafçılığı ve benzeri dallarda yarışmalar organize eden, amatör bir spor federasyonudur. Üye ülkelerin amatör sportif Federasyonlarından olan Sualtı Federasyonları dilerlerse CMAS 'ın dalgıç sertifikasını kendi resmi dalış sertifikaları olarak seçerler. T.C. Başbakanlık, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu ( TSSF ) ise CMAS ‘la bu anlaşmayı yapmıştır. Dolayısıyla, Federasyona bağlı olarak faaliyet gösteren biz yetkili dalış merkezleri, dileyenlere CMAS dalış eğitimleri verebiliriz. Ancak CMAS eğitimi almak, Mayıs 2007 tarihli Federasyon Yönergesinde de açıkça belirtildiği gibi bir zorunluluk değildir. Dileyen dilediği sistemin eğitimini ve sertifikasını almakta özgürdür.

PADI ( Professional Association of Diving Instructors ) kurumu Dünyadaki dalgıçların % 75 kadarının sahip olduğu ana eğitim sistemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün PADI, 15 milyon kadar dalgıç, 120 bin kadar profesyonel dalış lideri ve eğitmeni, 4500 kadar dalış merkezi ile tüm kıtalarda tam 175 ülkede Dalış Sektörünün lideridir ve her yıl 1 milyon yeni Padi Dalgıcı yetişmektedir.

PADI, Dünyada kalite standartları en yüksek, eğitim materyelleri en zengin, dolayısıylada en profesyonel dalış sistemidir. Bu sebeple PADI sertifikası sahibi olmanızı, alacağınız eğitimin zenginliği ve eğitim materyelleri ile ileri düzey eğitim programlarının çeşitliliği açısından ama herşeyden önemlisi tüm Dünya 'da geçerli olan en yaygın sertifika olması sebebiyle önemle tavsiye diyoruz.
Eğitiminizin başında sizleri bu hususlarda aydınlatmamıza müsaade ettiğiniz için teşekkür eder, eğitimlerinizde başarılar dileriz.

Yetki Belgeleri